T24 Haber Merkezi
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Toplumsal Hizmet ve Danışmanlık Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi Ayşe Mine İşler, çocukların suça sürüklenmelerinde aktif olan çevresel faktörlerin başında ailenin geldiğini belirterek, “Suç ve çocuk kavramı aslında yan yana gelmemesi gereken iki kavram. Ailede rastgele bir kabahat geçmişi varsa, alkol, uyuşturucu kullanan bir aile üyesi varsa, ailenin ekonomik manada geçim kasveti varsa, çocuk, hem çocuk işçiliğine hem de suça sürüklenebiliyor” dedi. Öte yandan Sorunun tahlili noktasında çevresel faktörlere odaklanan müdahalelere muhtaçlık olduğunu belirten İşler, “Milli Eğitim Bakanlığı, risk bölgelerinde, yani suça sürüklenen çocuk sayısının daha ağır olduğu bölgelerde muhafaza faaliyetlerini artırabilir” diye konuştu.
Sosyal Hizmet ve Danışmanlık Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi Ayşe Mine İşler, çocukların suça sürüklenmesinde kişisel ve çevresel faktörlerin etken olduğunu ve bu noktada hem ailelere hem de devlete misyonlar düştüğünü söyledi. Cürüm ve çocuğun yan yana gelmemesi gereken iki farklı kavram olduğunu tabir eden İşler: “Ancak baktığınız vakit çocuğun içinde yaşadığı aile, bulunduğu toplumsal etraf, okul ortamı, içinde yaşadığımız toplumun toplumsal, ekonomik ve kültürel kıymetleri, toplumsal meseleler, hepsi hata ve çocuk kavramını bir ortaya getiriyor ve çocuğu suça sürüklüyor. Bu noktada çocuğun suça sürüklenmesindeki etkenleri, ferdi ve çevresel olarak ikiye ayırabiliriz. Ferdî faktörde genelde fizikî ve ruhsal faktörler ön planda lakin bunlar tek başına hatası oluşturmak için kâfi değil. Bu yüzden bizim için kıymetli olan çevresel faktörler” diye konuştu.
“En değerli sebep aile”
Çocuğu suça sürükleyen çevresel faktörlere değinen Ayşe Mine İşler en kıymetli sebebin aile olduğunu belirterek, nedenleri sıralardı. İşler, bahisle ilgili şunları söyledi:
“Çevresel faktörlerden kastımız da şu; çocuğun ailesi, yakın etrafı, okul ortamı, arkadaşları, tekrar içinde yaşadığımız toplumun toplumsal meseleleri ki, o daha büyük bir sistem tesirli oluyor. Aile bu noktada epeyce değerli, çocuk aile içinde ihmal edildiyse, ebeveyn tutarsız disiplin davranışları sergiliyorsa, ya baskıcı ya da çok hoşgörülü bir tavır kelam mevzusuysa suça sürüklenme mümkünlüğü artıyor çocuğun. Bununla birlikte parçalanmış aileler, ailede rastgele bir cürüm geçmişi varsa, alkol, uyuşturucu kullanan bir aile üyesi varsa, ailenin ekonomik manada geçim kahrı varsa çocuk hem çocuk işçiliğine hem de suça sürüklenebiliyor. Bu noktada aileyi en değerli sebep olarak koyabiliriz.”
“Sosyal medyanın tesiri epeyce fazla”
“Bu teknolojik aletleri, toplumsal medyayı ya da içerikleri ne formda kullandıkları kıymetli. Çok şiddet içerikli uygulamalar kelam hususuysa, vakitlerini bunlarla geçiriyorsa, çocuklar için olumsuz rol modeller teşvik edip, şiddete meylettirebilir. Bu noktada ebeveynlerin denetimi hayli kıymetli. Yani çocuk tableti ne kadar kullanıyor? Nerelere giriyor? Neleri izliyor? Bunları yeterli takip etmek gerekiyor. Toplumsal medyanın, bu dijital içeriklerin tesiri hayli fazla.”
“Çocukları okul sistemi içinde tutmamız gerekiyor”
“Bizim, çocukları okul sistemi içinde tutmamız gerekiyor. Şayet çocuk okul sisteminin dışına itilirse, okuldan kaçarsa, disiplin cezalarıyla okuldan uzaklaştırılırsa, okul başarısızlığı düşmüşse, tekrar bu çocukların suça sürüklendiğini görebiliyoruz. Arkadaş etrafı hayli değerli zira bilhassa ergenlik periyodunda bir kümeye ilişkin olma muhtaçlığı münasebetiyle çocuklar sapma davranışında bulunabiliyorlar. Bu noktada ailelerin çocuklarının kimlerle irtibat içinde olduğunu takip etmesi, öğretmenlerin okul içinde bunları takip etmesi hayli kıymetli. Okuldaki rehberlik servislerine burada kıymetli işler düşüyor. Tekrar toplumsal hizmetinin geliştirilmesi, tedbire noktasında kıymetli bir adım olabilir.”
“Son 1 yılda 10,7’lik düşüş kelam konusu”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) datalarına nazaran, son 10 yılda suça sürüklenen çocuk sayısında 2 kat artış yaşandığını söyleyen Ayşe Mine İşler, “Ancak şunu da ekleyelim; 2023 ile 2022 yılı kıyaslandığında yüzde 10,7’lik bir düşüş kelam konusu. Bunda da uygulanan toplumsal siyasetlerin, çocuk muhafaza sisteminin, çocuk adalet sisteminin koruyucu-önleyici hale getirilmesinin tesiri var. Lakin yeniden de sayı fazla. 2023 yılında 178 bin çocuk suça sürüklendiği teziyle güvenlik ünitelerince isnat edilmiş. İşlenen kabahatlere baktığınızda da yaralama, hırsızlık, husus kullanmak, satmak ve tehdit üzere hatalar ön planda.”
“MEB çocuk sayısının daha ağır olduğu bölgelerde muhafaza faaliyetlerini artırabilir”
Sorunun tahlili noktasında çevresel faktörlere odaklanan müdahalelere gereksinim olduğunu belirten İşler, “Bunun için toplumsal siyasetlerin yalnızca çocuk odaklı değil, çocuğu yaşadığı etraf içinde, ailesiyle, okuluyla, arkadaşlarıyla, bulunduğu gelişim devriyle ele alması gerekiyor. Bu noktada aile danışmanlık sistemlerini güçlendirebiliriz, toplumsal hizmet merkezlerinin tanıtımını daha fazla yapabiliriz, bu merkezlerin sayısını arttırabiliriz ki, aileler çocuk yetiştirme konusunda en azından danışmanlık alıp yönlendirilmelere tabi olabilsin. Bununla birlikte okulların son derece kıymetli olduğunu söyledik. Milli Eğitim Bakanlığı, risk bölgelerinde, yani suça sürüklenen çocuk sayısının daha ağır olduğu bölgelerde muhafaza faaliyetlerini artırabilir. Bunun için çocukları, boş vakit etkinliklerini kıymetlendirecek faaliyetlere yönlendirebiliriz. Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde sanata, kültüre, spora yönlendirmek, tedbire noktasında epey kıymetli bir faktör, risk faktörlerini de azaltır. Birebir vakitte çocuk muhafaza sistemimizle, çocuk adalet sistemini birbirine entegre edip gözetici faktörleri artırmamız gerekiyor, bununla birlikte de suça sürüklenen çocukların rehabilitasyon sürecini yanlışsız bir formda yönlendirip en azından tekrar cürüm işlemelerini önlememiz gerekiyor. Bu nokta da toplumsal hizmet uzmanlarına ve psikologlara kıymetli misyonlar düştüğünü söyleyebiliriz.” (DHA)
|
Kızılcık Şerbeti’nin iftiracı “deli kadınları” iş başında; Sönmez ve Pembe’ye sevgili adayı yok mu?
|
