Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Lideri Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki küme toplantısında gündeme ait değerlendirmelerde bulundu. Farabi ideolojisine de değinen Bahçeli, TBMM yeni dönem açılışında DEM Parti kümesiyle tokalaşmasına ait “Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz bir şey yok” sözlerini kullandı.
Sınıflı bir toplum yapısını külliyen reddettiğini iafade eden Bahçeli, “Fikriyatımıza yabancı addediyoruz. Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz, konuşup çözemeyeceğimiz bir şey yoktur.” dedi.
Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Muhterem arkadaşlarım, bedelli konuklar, basınımızın bedelli temsilcileri, haftalık toplantımızın başında sizleri en kalbi hislerimle birlikte hürmetle selamlıyorum. Toplantımızı takip eden vatandaşlarımızı hasretle selamlıyorum.
Nereye gideceğimizi bilmiyorsak, takip edeceğimiz rastgele bir yolun hiçbir ehemmiyeti yoktur. Esen her rüzgara yelken açarak, her sanal ışığı deniz feneri sanarak inançlı kıyılara ulaşmamızın imkanı da yoktur.
“SINIFLI TOPLUM YAPISINI REDDEDİYORUZ”
Geçmiş yaşanmış, bugün yaşanmakta, gelecek ise irade, istek ve inancın yapıtı olarak planlanıp yaşanacaktır. Geçmişte siyasetin gerçek olması kadar vaktinin da hakikat olmasına vurgu yapmıştım. Bize nazaran gerçek siyaset, buluşturan, yakınlaştıran, ulaştıran, kavuşturan, kucaklaştıran, kutupları aşındıran ahlaklı siyasettir. Kurşun üzere ağır ortamlarda, tehditlerin kol gezdiği bulanık devirlerde ulusal birlik ve dayanışma ruhumuzu canlı tutmak hakikat siyasetin vazgeçilmez faziletidir. Bu fazilete bağlıyız.
Münasebetlerimizi buna nazaran kuruyoruz. Sınıflı bir toplum yapısını büsbütün reddediyoruz. Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz bir şey yoktur. Siyasi alakamız, sert yahut yumuşak halimiz fikir ve fikir kapasiteleri ile sonludur. Muhataplarımızın kim olduğundan fazla ne söylediklerine, neyi hedeflediklerine bakıyoruz.
Dünya görüşleri öteki diğer olsa da yöre, köken ve siyasi tasavvur farklılıkları vakit zaman ikili yahut çoklu diyaloğun üzerini örtse de birinci Meclis’in fedakarlık timsali mebusları bağımsızlık ortak paydasında hamasetle birleşmişlerdir. Birinci Meclis’te vazife alan her mebusun fikri mazisi, siyasi menşei, şahsi mizacı diğer öbür olsa da inançları birdi, maksatları birdi, emekleri birdi, sevdaları birdi.
Gazi Meclis’te o periyot misyon alan merhum ve saygıdeğer mebuslar birbirlerinin kökenine, yöresine, anasının lisanına bakmadılar. Birbirlerinin siyasi meşrebini sorgulamadılar. Birbirlerinin giysisini, kuşamını, feshini, sarığını kaygı etmediler. Polatlı’dan top sesleri duyuluyorken hesap yapmadılar, makam düşünmediler. Yumruklarını birbirlerine değil, müstevlilere sıktılar. Bilmenizi dilek ederim ki bu sözlerim bir yanda aklımı öteki yanda da vatan sevgisi ile çarpan yüreğimin bastırılmaz sesidir.
Başımızda hudutlar yine çizilmeye çalışılırken Meclisimiz uzlaşma içinde hem ülkemize hem de coğrafyamıza yol gösterici olacaktır. İktidar ve muhalefeti ile Meclis’imizin hasımlarımıza kaygı verecek formda çalışması bilhassa bu türlü bir devirde elzemdir. Siyasi rekabeti dönüştürme teşebbüslerine müsaade vermeyeceğimize inanıyorum. Bu görüşlere yanlış diyecek siyasi namus sahibi bir milletvekili ya da vatan evladı var mıdır?
DEM PARTİ İLE TOKALAŞMA
DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Bu tavrım önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı çarpışması ya da anayasa için cephe genişletme gayreti olarak görenler zavallıdır. Uzattığım el ulusal birlik ve kardeşliğimizin bildirisidir. Uzattığım el birinci Meclis’in ve sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin yanan aydınlığıdır. Uzattığım el, gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın temenni ve teklifidir. Biz, ölçüsüz, can düşüncesinden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. DEM’e düşen sorumluluk bu samimi elin değerini anlaması, dahası Türkiye partisi olması istikametinde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.
“BİZ CHP’NİN SİYASET İLE İLGİLİYİZ”
Özgür Bey’in özel hayatı ile ilgili tezlerin hiçbirisi siyasetimizin konusu olamaz. Biz CHP’nin siyaseti ile ilgiliyiz. Bunun dışında ne söylenirse söylensin kulaklarımızı kapatmış haldeyiz. Bizim el sıkışmamızı olağanlaşmaya bağlayan Özgür Bey’in yanıldığı ortadadır. Hiç kimseyle tarla davamız yoktur. Türkiyemiz hudutların haricinden çok ve olağandışı tehdit sarmalındadır. Ulusal güvenlik problemlerimiz katlanmıştır. Kısır çekişmelerle meşgul olursak sorarım sizlere mahşer günü ne yapacağız?
Böylesi bir karanlık yola çıkarak, felakete kılavuzluk yaparsak bunu tarihe nasıl anlatacağız? Bunun hesabını iki cihanda nasıl vereceğiz? Türk Milleti böylesi bir zilleti asla kabul etmez. Mezhebi, kökeni, yöresi ne olursa olsun hiçbir kardeşim buna razı olmaz. Türkiye bir ve bütün olur, sahnelenmek istenen vandal oyuna gelmez.
“MESELE BEYRUT DEĞİL ANKARA’DIR”
Habis ve hain niyet sahiplerini uyarıyorum. MHP ve Cumhur İttifakı, tıpkı biçimde milyonlarca Türk sevdalısı, bayrağımıza kem gözle bakanların gözlerini oyar. Vatan namustur, millet onurdur. Bunlar üzerinde tartışma yapmak için fırsat kollayanlara bu dünyayı dar etmek bizim için erdem borcudur. Aziz vatan bundan bin yıl evvel gerçek sahibini bulmuş, bahse bahis konu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır.
Artık büyük Türk milleti için dönülecek öteki bir toprak kesimi, öteki bir göç güzergahı, diğer bir vatan köşesi kalmamıştır. Burasının ismi Türkiye Cumhuriyeti, milletinin ismi ise Türk Milleti’dir. Ya bu topraklar ve üzerinde yaşayanlar bir ve bütün yaşayacaktır ya da Türk Milleti tarihten silinecektir. Bunun ismi tarihi şark problemidir ve tarafları aşikardır. Bugün sıkıntı Beyrut değil Ankara’dır. Zımnî gündem Türk vatanıdır. Orta Doğu’da ateşlenen füzelerin, suikastların bir sonraki etabı Anadolu coğrafyasıdır.